Anayasa Değişecekse Onu da Biz Değiştiririz
Bir önceki yazımızda Sayın Gül’ün Cumhurbaşkanı
seçilememesini konu etmiş ve “Toparlanın Seçime Gidiyoruz” demiştim. Bu yazıyı
bitirirken de “Şimdi önümüzde yeni bir süreç var. Ak Parti ve Anavatan Partisi bir
takım anayasa değişiklikleri yaparak seçime gitmek istiyor. Bakalım oligarşi ne
diyecek; yoksa “anayasa değişecekse biz değiştiririz; seçim yapılacaksa ona da
biz karar veririz” mi diyecekler…” demiş ve üç nokta ile sonlandırmıştım,
yazımı.
Aradan geçen sürede anayasa değişiklikleri yapıldı ve Sayın Sezer’in
onayına sunuldu. Sayın Sezer de tabiatı gereği 15 .günün
son saatlerinde değişiklik tasarısını Meclise iade etti. Hatta imzayı ne zaman
attığı bile tartışıldı. Tatbikat gereği İzmir’de bulunan Sayın Sezer’in vetoyu
neden 8 saat geç açıklattığı tartışma konusu bile oldu. Neyse konumuz vetoya
kimin imza attığı değil. Tekrar Meclisten geçen tasarının ilk maddesi 36 6 oy aldı. Hesaplanmış bir şey miydi bilinmez ama
bütün bunları düşünenler ve buna kafa yoranlar işi tesadüfe bırakmazlar gibi
geliyor bana. Diğer maddeler ve genel oylama 36 7
ve üzeri oy alarak Cumhurbaşkanına gönderildi. Şimdi Cumhurbaşkanının önünde
iki yol var ya kabul ya da referandum.
Ben şüpheciyimdir. Baştan beri Ak Partiye anayasa değişikliği
yaptırmazlar diyordum. Esasında Cumhurbaşkanı ilk oylama sonucu yapacağı vetoyu
4 Haziran sonrasına bırakır diyordum ama zamanında veto ederek meclise
göndermesi beni yanılttı. Ama şimdi CHP bu ilk madde 36 6
oy aldığı için Anaysa Mahkemesine gidecekmiş. Gitse bunu da % 10 0 kazanır. Belki parti meclisine gitse bu kadar
umutlu olmazdım ama Anayasa Mahkemesi bunu ya emir telakki ederek ya da tehdit
unsuru sayarak lehte karar verir. CHP lideri Deniz Baykal “Anayasa Mahkemesi
367’ye gerek yok derse Türkiye çok tehlikeli bir çatışmaya sürüklenecektir”
dememiş miydi? Bu Anayasa Mahkemesini ne kadar etkiledi bilinmez ama bu sefer
de karar lehe çıkarsa şaşırmamak lazım. Başbakan “milletvekillerine Ankara’dan
ayrılmayın ne olur ne olmaz” demiş, boşa çaba. Anayasa Mahkemesi bu sefer hemen
karar vermez belki de cumhurbaşkanını bekler; o ne yapacak diye. Tabi yetkisiz
ve görevi dolan Cumhurbaşkanı için kimse bir şey demiyor, nedense. Oysa bu Cumhurbaşkanının
görev süresi 15 Mayıs gece yarısı
sona erdi.
Bu arada Genelkurmay Başkanımız da boş durmuyor. Çeşitli
vesilelerle hükümeti sıkıştırıyor. Ankara’ya atılan bomba sonrası ''Şimdi bunu
her büyük şehirde bekleyebilirsiniz... Olur demiyorum ama büyük şehirlerde
böyle şeyleri yapabilirler'' demez mi? Yüreğimizi ağzımıza getirmeye yetti de
arttı bile. Kuzey Irak'a müdahale için
hükümetin tavrı kollanıyor. Irak’a müdahale edilirse belki de Amerikanın
saplandığı batağa biz de saplanıp kalacağız. Bu sayede seçimler de yapılamaz
herhalde. Demokrasiye erken veda etmiş olur muyuz bilmem. Ama unutulan bir şey
var ki seçimler ertelenirse bu hükümet ve meclis göreve devam etmeyecek mi? Görev
süresi dolan Cumhurbaşkanından sonra bir de görev süresi dolan meclis ve
hükümet; ne demokrasi değil mi? Girmek için çırpınıp durduğumuz Avrupa Birliği
ne der bu işe bilinmez. Bir de stratejik müttefikimiz ABD. Ne o şaştınız mı;
ABD’nin hoşuna gitmez mi böyle bir durum!
Nerden bakılırsa bakılsın iki tarafı da pis bir değnek
elimizde ve biz abdestimiz bozulmasın diye dikkat edip dururken; sanki hakim
güç “ tek parti dönemi yöneticilerinden Nevzat Tandoğan'a atfedilen bir sözü
anımsatıyor. Tandoğan'ın, "Bu ülkeye komünizm gelecekse, onu da biz
getiririz" dediği söylenir ya onun gibi bir şey kulağımıza fısıldanan. “Sizin
neyinize anayasayı değiştirmek; değişecekse onu da biz değiştiririz” diyor meşum
bir ağız.
Yorumlar