Bir Sivil Toplum Kuruluşu Olarak Belediyeler
Belediyeler halka en yakın resmi kuruluşlar olduğundan halkın görüş ve düşüncelerine diğer kurum ve kuruluşlardan daha fazla önem vermek durumundadır. Bu yüzden kanun koyucu 03/07/2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanununa bunu özendirecek bazı hükümleri de koymuştur. Bu hükümler 25.maddede denetim komisyonu marifetiyle yapılırken, 76.maddede kent konseyi ile yapılmaya çalışılmış ve 77.maddede ise gönüllü katılımdan bahsedilmiştir. Tüm bunlardan da anlaşılacağı gibi önce zorunlu bir komisyon, daha sonra bir organ ve daha sonra da gönüllü katılımla belediyeler halka açılırken darısı diğer kurumların başına dedirtecek türden bir gelişme tüm hemşerileri sevindirmiştir. Milletin meclisinin çıkardığı bu kanunları kuşa çevirmekte mahir olan bürokratlarımız bu kanunların uygulamasına yönelik yönetmelikleri henüz yayınlanmadığından bu maddelerin uygulanmasına yönelik kuşkular hafızalardan henüz silinmemiştir. Günün koşullarına uygun ve çağına göre ilerici olan bu hükümler amacına uygun bir şekilde uygulanırsa halkın doğrudan yönetime katılımı da söz konusu olacaktır. Ancak bunun pratikte nasıl uygulanacağını bekleyip göreceğiz.
Sonuç olarak, belediyeler her ne kadar resmi kurumlar olsa da halkın
katılımı ile sivil kuruluşlar haline gelmekte ve günümüz sivil toplum kuruluşu
statüsüne doğru hızla kaymaktadır. Bunun önünde durmak; kapağı patlayan barajın
önünde durmak gibidir. Bunun önünde durmak yerine yana duranlar ve/ veya
kendini yukarı çekebilenler kurtulacaklar ama önünde durmakta ısrar edenler sel
sularına kapılmaktan kendilerini kurtaramayacaklardır.
1994 yılında yapılan yerel genel seçimler sonrası birçok
yerde ve özellikle İstanbul büyükşehirde ve ilçelerinde iktidara gelen Refah Partisi’nin
başarılı belediye başkanları halk ile diyalogun nasıl kurulması gerektiği
yolunda büyük adımlar attılar. Devletin olduğu hiçbir yere önünü iliklemeden ve
destur çekilmeden giremeyen halk, ilk defa iktidara gelmenin verdiği rahatlıkla;
açık kapı uygulamaları ile belediye başkan ve yardımcıları ile aracısız görüşme
imkanına kavuştu. Burada yapılan icraatlar tarihinde ilk defa halkın denetimine
geçti. İktidara gelemez denilen Refah Partisi ülkenin birinci partisi olarak
koalisyonla da olsa iktidara geldi. Ancak halk ile devletin barışmasından ve
kaynaşmasından korkan güçler “halk başıboş bırakmaya gelmez; onu bırakırsan ya
davulcuya gider ya da zurnacıya” misali büyük bir medya atağına geçtiler.
Yüksek yargı üyelerine ve ileri gelen bürokratlara yapılan brifingler
semeresini vererek; halkı iktidardan uzaklaştırmaya muvaffak oldular.
Denetim komisyonu
ile ilgili 25.Madde “İl ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000'in üzerindeki
belediyelerde, belediye meclisi, her ocak ayı toplantısında belediyenin bir
önceki yıl gelir ve giderleri ile bunlara ilişkin hesap kayıt ve işlemlerinin
denetimi için kendi üyeleri arasından gizli oyla ve üye sayısı üçten az beşten
çok olmamak üzere bir denetim komisyonu oluşturur. Komisyon, her siyasî parti
grubunun ve bağımsız üyelerin meclisteki üye sayısının meclis üye tam sayısına
oranlanması suretiyle oluşur. Komisyon, belediye başkanı tarafından belediye
binası içinde belirlenen yerde çalışır ve çalışmalarında kamu personelinden ve
gerektiğinde diğer uzman kişilerden yararlanabilir.
Denetim komisyonu toplantılarına, belediye ve bağlı
kuruluşları dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarından görevlendirilenlere
(1.000); kamu personeli dışındaki diğer uzman kişilere büyük şehir belediyelerinde
(3.000), diğer belediyelerde (2.000) gösterge rakamının Devlet memurlarına
uygulanan aylık katsayıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere,
belediye meclisince belirlenecek miktarda günlük ödeme yapılır. Denetim
komisyonunun emrinde görevlendirilecek kişi ve gün sayısı belediye meclisince
belirlenir. Uzman kişilerde aranacak nitelikler belediye meclisinin çalışmasına
dair yönetmelikte düzenlenir.
Komisyon belediye birimleri ve bağlı kuruluşlarından her
türlü bilgi ve belgeyi isteyebilir. Bu istekler gecikmeksizin yerine
getirilir.Komisyon, çalışmasını kırk beş işgünü içinde tamamlar ve buna ilişkin
raporunu mart ayının sonuna kadar meclis başkanlığına sunar. Konusu suç teşkil
eden hususlarla ilgili olarak meclis başkanlığı tarafından yetkili mercilere
suç duyurusunda bulunulur.” şeklindedir. Bu madde ile önceki kanunda bulunan
çok merkezi hükümler yürürlükten kaldırılarak ; raporun doğrudan meclis
başkanlığına verilecek olması, cesur komisyon üyelerinin denetlenen konular
hakkında daha rahat rapor yazılmasını temin edecektir. Önceki dönemlerde
hazırlanan rapor ve tutanaklar, belediye başkanına takdim edilmekte ve başkan
bunu uygun görürse belediye meclisine havale etmekteydi. Dışarıdan uzman
çağrılması da yerinde bir uygulamadır. Her şeyin uzmanlaştığı günümüzde konunun
önemine binaen bir veya birkaç uzman çalıştırmak, onların görüş ve
tecrübelerinden istifade etmek hem yerinde hem de gereklidir.
Kent Konseyi ile
ilgili 76. madde “Kent konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve hemşerilik
bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir
kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap
sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye
çalışır.
Belediyeler kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının,
sendikaların, noterlerin, varsa üniversitelerin, ilgili sivil toplum
örgütlerinin, siyasî partilerin, kamu kurum ve kuruluşlarının ve mahalle muhtarlarının
temsilcileri ile diğer ilgililerin katılımıyla oluşan kent konseyinin
faaliyetlerinin etkili ve verimli yürütülmesi konusunda yardım ve destek
sağlar.
Kent konseyinde oluşturulan görüşler belediye meclisinin ilk
toplantısında gündeme alınarak değerlendirilir. Kent konseyinin çalışma usûl ve
esasları İçişleri Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.”
şeklindedir. Bu madde bu hali ile yasak savma kabilinden olsa bile elinde
yetkiyi bulunduran akıllı ve becerikli idareciler, halkın katılımı için bu
maddeyi işletecekler ve yaptıkları icraatlar için halkın onayını alacaklardır.
Bu şekilde güçlenecek olan yerel yönetimler daha rahat hareket etme
kabiliyetine de kavuşmuş olacaklardır. Maddede zikredilen konular 21.yüzyılın
önem verdiği konulardır. Bu konular hemşerilik bilincine sahip bütün bireylerin
kent yönetimine düşünce ve önerilerini sunmaları için önemli bir fırsat olarak
görülmelidir. Çağımız artık katılımcı demokrasi çağıdır. Bu çağda “ben yaparım
olur” mantığı artık ortadan kalkmalıdır. Bunun için sunulan bu fırsat her birey
için önemli bir fırsattır.
Belediye hizmetlerine gönüllü katılımı düzenleyen 77.madde
ise “Belediye; sağlık, eğitim, spor, çevre, sosyal hizmet ve yardım, kütüphane,
park, trafik ve kültür hizmetleriyle yaşlılara, kadın ve çocuklara, özürlülere,
yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlerin yapılmasında beldede dayanışma ve
katılımı sağlamak, hizmetlerde etkinlik, tasarruf ve verimliliği artırmak
amacıyla gönüllü kişilerin katılımına yönelik programlar uygular. Gönüllülerin
nitelikleri ve çalıştırılmalarına ilişkin usûl ve esaslar İçişleri Bakanlığı
tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu madde daha ziyade yönetime katılmaktan ziyade bireylerin
sosyal bilincine hitap ederek onların içinden çıktığı topluma sosyal
sorumluluğunu ifa etmek amacıyla düzenlenmiştir. İnsanlar bir yandan
zenginleşmekte ve bir yandan da mutlulukları her geçen gün azalmaktadır. Oysa
zannedilen tam da bunun tersiydi. Uzun yıllar boyunca zenginleştikçe ve refah
düzeyi arttıkça mutlu olacağımız, daha huzurlu olacağımız bize öğretilmişti.
Oysa zenginleştikçe ve refah düzeyimizde arttıkça daha mutsuz ve huzursuz
bireyler olduk. Bir yandan dev gökdelenler yükselirken hemen yan tarafında
gecekondular türediler ve buralarda yaşayanlar hemen yanı başında olan refahtan
bir şey alamamanın burukluğunu yaşadılar. Bunu önlemek ve her bireyin genel
zenginlik ve refahtan asgari de olsa faydalanması çağımız gereği olarak ortaya
çıktı. Belediyeler son yıllarda bu sorumluluğu daha ziyade hisseden kurumlar
olarak zenginden fakire doğru köprü olmak vazifesini gönüllü olarak
üstlendiler. Kanun koyucu bunu değerlendirdi ve bireylerin gönüllü katkılarını
yasal hale getirerek buna büyük bir işlev kazandırdı.