Yerel Seçimlerde Uygulanan Baraj Üzerine–2

Bir önceki yazımda Gaziosmanpaşa örneğinden yola çıkarak mahalli seçimlerde ortaya çıkan haksızlığı, temsilde adalet ilkesinin nasıl devre dışı bırakıldığını ortaya koymuş ve seçimlerde milli iradenin temsilinden uzaklaşıldığını örneklerle gözler önüne sermiştim. Esasen bunu yaparken yasal bir mücadele içine girmeyi düşünmüştüm. Ancak yasal sürelerin kısa oluşu, bu konuda yeterince yayının yapılmayışı ve kaynaklara ulaşamayışım beni bu mücadeleden alıkoydu. Bu süreçte TESAV (Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı) Başkanı Sayın Erol Tuncer bey ile görüşme tam bir sürpriz oldu. Sayın Tuncer’in, bunca işi arasında bizi muhatap kabul ederek görüşmesi beni bu yazıyı yazmaya ve bu mücadeleyi bir şekilde sürdürmeye mecbur etti. Görüştüğüm bazı kişiler haksızlığı kabul etmelerine karşın hukuki ve siyasi bir mücadelenin gereğine inanmazken Sayın Tuncer’in bu konudaki inanılmaz olumlu tepkisi şevkimi artırdı.

Bu konuda araştırma yaparken CHP Espiye İlçe Teşkilatı adına beyanat veren Sayın Eşref Bodur “Seçim Sistemine Kurban Gittik” dediğini de duyduk. Sayın Bodur yaptığı açıklamada “2542 oy, bir il genel meclisi üyesi çıkaramıyor ama 6660 oy 3 il genel meclis üyesi çıkaracak kadar adaletsiz oluyor. Eğer AKP bu seçimlerde 6660 oy değil de 4228 oy almış olsaydı yine 3 il genel meclisi üyesi almış olacaktı. Bu adaletsiz seçim sistemini yapanlar  kadar görmeyenlerde suçludur. Espiye’de yaklaşık 11000 oy çöpe gitmiştir. 11000 oyun bir tek temsilcisi yoktur ama 6660 oyun 3 tane temsilcisi vardır. Hukuk diyenlerin hukuku, adalet diyenlerin adaleti ortadadır” diyordu. Elbette bu kanun yüzünden canı yanan birinin bu açıklamayı yapması doğaldı.

2972 sayılı Kanununun çıktığı 1984 yılından beri bu konu üzerindeki çalışmalarını aralıksız sürdüren eski Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk o yıllarda üniversitenin mümtaz bir mensubu olarak yasanın eksik ve hatalı yönleri üzerinde çeşitli açıklamalar ve demeçlerle kamuoyunu aydınlatmaya çalışmıştır. Ancak zamanın iktidarı anavatan partisi bu görüşlere yeterince itibar etmemiştir. Sayın Türk yerel seçimlerde baraj konulu açıklamasında “yerel seçimlerde uygulanması öngörülen onda bir indirimli baraj için yasa gerekçesinde açıkça belirtilen anarşik ortam yaratmamak düşüncesi ise, çok tartışılabilir. Çünkü anarşik ortam doğması olasılığı, anayasa sınırları içindeki değişik siyasal akımların meşru zeminlerde temsil edilmesine oranla hiç temsil edilmemesi durumunda daha büyüktür. Bu bakımdan onda bir indirimli barajla izlenen amacın küçük partileri yerel meclislerin dışında bırakmak olduğu söylenebilir” demektedir. Anlaşılan o ki bu indirimli baraj sistemi ile amaçlananlar arasında çok sayıda parti meclise girerse, mecliste anarşi çıkar korkusu yatmaktaymış. 12 Eylül ihtilalinin hemen arkasında yapılan bu düzenlemede bu korku anlaşılır bir şeyse de bugün artık böyle düşünmenin bir alemi yoktur. Çünkü daha sonra sisteme entegre edilen kontenjan meclis üyeliği ile bu korku da aşılmıştır.

Sayın Türk bir başka söyleşide “bu sistem, milletvekili seçimlerinde uygulanan %10 baraj ve seçim çevreleri itibariyle hesaplanan basit seçim barajından sonra üçüncü tip bir barajdır. Ancak yeni baraj sadece il genel ve belediye meclislerindeki sandalye dağılımı hesabına girebilmek için bir önkoşul değil, aynı zamanda bu hesabın bir unsuru niteliğindedir. 2972 sayılı kanunun 23.maddesine göre, her siyasi parti ve bağımsız adayın aldığı geçerli oy sayısı, seçim çevresindeki toplam geçerli oyların onda bir eksiği ile D’Hont usulü nispi temsil hesabında dikkate alınacaktır” çarpıcı tespitine yer veriyor. Sayın Türk, bununla sistemin ne kadar adaletsiz olduğuna dikkati çekiyor. Türk “demek ki onda bir barajın aynı zamanda indirimli olarak uygulanması, büyük parti veya partilere, küçük partiler aleyhine barajın normal etkisinden ayrı ek bir prim sağlamaktadır. O nedenle onda bir indirimli barajın, gerçekte klasik baraj ve onun sağladığı prim ile onda bir indirimin getirdiği ek bir primden oluştuğu iki unsur içerdiği söylenebilir” demektedir. Türk devamla “konuya bu açıdan bakıldığında 2972 sayılı kanla getirilen baraj sisteminin sağlayacağı yarar karşısında yol açacağı haksızlıklarla adalet ilkesini gereksiz biçim ve ölçüde zedeleyeceği ortadadır” demektedir.

Bu konuya biraz daha devam edeceğiz.

Not: Konuyla ilgili olarak TESAV tarafından yayınlanan Sayın Hikmet Sami Türk’ün “Seçim Hukukunun Temel Sorunları ve Çözüm Önerileri” isimli kitabından yararlanılmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bizim Köy

Mahalli İdareler Secimi ve Ortaya Çıkan Haksızlıklar

Giresun Dernekçiliğinin Serencamı…