Bir Şehir, Bir İnsan ve Bir Plaket
Bir şehirden kastım, Tirebolu. Kasaba veya ilçe demeye dilim varmıyor bir türlü. Tarihi çok eski zamanlara dayanan ve zamanın en önemli merkezlerinden biri olmuş Tirebolu, her yönüyle şehir olmayı elbette hak etmiş bir yerdir. Bugün 14 bine yaklaşan nüfusuyla Giresun ilçeleri içinde önlerde olsa da tarihi ve kültürel geçmişiyle bir şehirdir, Tirebolu.
Tirebolu, bir sahil kasabasından öte anlamlar ifade etmektedir ve etmelidir de. 2008 yılında çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Tirebolu’ya İletişim Fakültesi kararı da esasında buna işaret etmektedir. Bugüne kadar il merkezleri dışında hatta büyük iller dışında kurulmasına müsaade edilmeyen iletişim gibi prestiji yüksek fakültelerinden birini üniversitesi bile yeni olan Giresun’a kurmak; gerçekten de cesaret isteyen bir girişimdir. http://globalmedia-tr.emu.edu.tr/Iletisim_Fakulteleri.htm linkini verdiğim adreste bulunan iletişim fakülteleri bunun en güzel örneğidir.
Tirebolu’ya İletişim Fakültesi kurulma kararından hemen sonra ortaya çıkan gelişmeler ise bizleri ziyadesiyle sevindirmeye yetmiştir. Medarı iftiharımız Prof. Dr. Taner Karahasanoğlu ilerlemiş yaşına ve iki defa beyin ameliyatı geçirmesine rağmen ortaya çıkmış bütün medeni cesareti ile “ben varım” demiştir. Taner hoca, bu iş için defalarca Tirebolu’ya giderek çalmadık kapı, uğramadık makam bırakmamıştır. Bu girişimleri sonucu istenen maddi miktarlar toplanmamışsa da fakülte için yer tahsisi sağlanmış, inşaat etrafında bulunan bazı yerler ise kamulaştırılmıştır. İnşaatın temelleri atılarak, inşaat Giresun Üniversitesi Rektörlüğüne devredilmiştir. Okula dekan atanması için de girişimler sürdürülmektedir.
Taner hocayı tanımayanlar yolda görseler bu ufak tefek adam da acaba kim derler. İlerlemiş yaşına, beyazlamış saçlarına aldanmamak lazım. İçinden fışkıran memleket sevdası ile her gün acaba daha neler yapabilirim diye düşünen Hocamız, İletişim Fakültesi gibi bir okulun hocalarının bu küçük kasabaya gelmek istemeyeceğinin ta başından beri bilincedir. Bunun için de kararname çıktığı günden beri okulun mutlaka bir kampüsünün bulunması gerektiğini ve içinde öğretim görevlilerinin barınacağı lojmanların ve öğrencilerin kalması için yurt ihtiyacının karşılanması gerektiğini hatırlatmaktadır. Hoca bunları hatırlatmakla kalmayıp bütün ilişkilerini gözden geçirerek kime neyi yaptırabilirimin heyecanını kalbinin taa derinliklerinde hissetmektedir.
Bu hissiyat tarafımızdan ziyadesi ile algılanmakta ve heyecanla takip edilmektedir. Geçtiğimiz günlerde Feshane’de düzenlenen Giresun Günleri’nde hocamıza Giresun Medya Platformu bir plaket verdi. Giresun’un değişik içlerinde yörelerine değişik şekillerde hizmet etmiş beş kişiye verilen bu plaketlerden bir tanesi de hocamıza verildi. Hoca plaketini alırken “bu ödül benim için aldığım ödüllerden en anlamlısı olmuştur. Bu plaketi sadece kendi adıma değil başta Şaban Aydın Aslan olmak üzere, emeği geçen herkes adına alıyorum. Ayrıca Hasan Paşanın torunlarından Reyhan İnanç hanımefendiye de yurt yapımı için arsasını hibe ettiği için huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Çok yakında yurt yapımı inşaat programına alınacak ve inşaat başlayacaktır” dedi.
Elbette Tirebolu’ya böyle prestijli bir okul kazandırmak için bu yaşında bıkmadan usanmadan bütün enerjisi ile çalışan birine bir plaket çok değil. Böyle insanların eli öpülmeli, onlar daha sağ iken kıymetleri bilinmelidir. Bir şehir, şehir olmanın gereğini ancak böyle insanlar yetiştirebildiği sürece yerine getirebilir. Tirebolu’da bu potansiyel eskiden de vardı; şimdi de var…
Tirebolu, bir sahil kasabasından öte anlamlar ifade etmektedir ve etmelidir de. 2008 yılında çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Tirebolu’ya İletişim Fakültesi kararı da esasında buna işaret etmektedir. Bugüne kadar il merkezleri dışında hatta büyük iller dışında kurulmasına müsaade edilmeyen iletişim gibi prestiji yüksek fakültelerinden birini üniversitesi bile yeni olan Giresun’a kurmak; gerçekten de cesaret isteyen bir girişimdir. http://globalmedia-tr.emu.edu.tr/Iletisim_Fakulteleri.htm linkini verdiğim adreste bulunan iletişim fakülteleri bunun en güzel örneğidir.
Tirebolu’ya İletişim Fakültesi kurulma kararından hemen sonra ortaya çıkan gelişmeler ise bizleri ziyadesiyle sevindirmeye yetmiştir. Medarı iftiharımız Prof. Dr. Taner Karahasanoğlu ilerlemiş yaşına ve iki defa beyin ameliyatı geçirmesine rağmen ortaya çıkmış bütün medeni cesareti ile “ben varım” demiştir. Taner hoca, bu iş için defalarca Tirebolu’ya giderek çalmadık kapı, uğramadık makam bırakmamıştır. Bu girişimleri sonucu istenen maddi miktarlar toplanmamışsa da fakülte için yer tahsisi sağlanmış, inşaat etrafında bulunan bazı yerler ise kamulaştırılmıştır. İnşaatın temelleri atılarak, inşaat Giresun Üniversitesi Rektörlüğüne devredilmiştir. Okula dekan atanması için de girişimler sürdürülmektedir.
Taner hocayı tanımayanlar yolda görseler bu ufak tefek adam da acaba kim derler. İlerlemiş yaşına, beyazlamış saçlarına aldanmamak lazım. İçinden fışkıran memleket sevdası ile her gün acaba daha neler yapabilirim diye düşünen Hocamız, İletişim Fakültesi gibi bir okulun hocalarının bu küçük kasabaya gelmek istemeyeceğinin ta başından beri bilincedir. Bunun için de kararname çıktığı günden beri okulun mutlaka bir kampüsünün bulunması gerektiğini ve içinde öğretim görevlilerinin barınacağı lojmanların ve öğrencilerin kalması için yurt ihtiyacının karşılanması gerektiğini hatırlatmaktadır. Hoca bunları hatırlatmakla kalmayıp bütün ilişkilerini gözden geçirerek kime neyi yaptırabilirimin heyecanını kalbinin taa derinliklerinde hissetmektedir.
Bu hissiyat tarafımızdan ziyadesi ile algılanmakta ve heyecanla takip edilmektedir. Geçtiğimiz günlerde Feshane’de düzenlenen Giresun Günleri’nde hocamıza Giresun Medya Platformu bir plaket verdi. Giresun’un değişik içlerinde yörelerine değişik şekillerde hizmet etmiş beş kişiye verilen bu plaketlerden bir tanesi de hocamıza verildi. Hoca plaketini alırken “bu ödül benim için aldığım ödüllerden en anlamlısı olmuştur. Bu plaketi sadece kendi adıma değil başta Şaban Aydın Aslan olmak üzere, emeği geçen herkes adına alıyorum. Ayrıca Hasan Paşanın torunlarından Reyhan İnanç hanımefendiye de yurt yapımı için arsasını hibe ettiği için huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Çok yakında yurt yapımı inşaat programına alınacak ve inşaat başlayacaktır” dedi.
Elbette Tirebolu’ya böyle prestijli bir okul kazandırmak için bu yaşında bıkmadan usanmadan bütün enerjisi ile çalışan birine bir plaket çok değil. Böyle insanların eli öpülmeli, onlar daha sağ iken kıymetleri bilinmelidir. Bir şehir, şehir olmanın gereğini ancak böyle insanlar yetiştirebildiği sürece yerine getirebilir. Tirebolu’da bu potansiyel eskiden de vardı; şimdi de var…