Dolma Takaz Ev Ne Ola Ki?
Bu yıl altıncısı yapılacak Giresun Günleri başlıyor.
Birazdan taksim’de yapılacak yürüyüşe katılacağım. Bu satırlar yapılacak
yürüyüşün nasıl geçeceği ile ilgili olarak yüreğimin hızlı çırpınışları
arasında yazılıyor. Benim duyduğum böyle bir yürüyüşün Giresun açısından bir
ilki oluşturacağı. Daha önce bir il adına yapılan yürüyüş duymadım. İnşallah
iyi bir katılımla güzel bir yürüyüş olur. Taksim adını hep ideolojik
yürüyüşlerin yeri olarak duyurdu. Belki de ilk defa bir il halkının haklı
taleplerinin ve güzelliklerinin sergileneceği bir mekan olur. Bu da daha sonra
yapılacak yürüyüşler için iyi bir bidat oluşturur.
Bu yürüyüşe ve Giresun Günleri’ne gecesini gündüzüne katarak
hazırlanan GİRFED Başkanı Sayın Hasan Turan geçtiğimiz günlerde annesini
kaybetti. Zaten hazırlıklar arasında sık sık annesinin hastalığı sebebiyle Giresun’a
gelip gitmek zorunda kalan Hasan Turan’ın bu yürüyüşe katılması biraz zor gibi.
Oysa yapılan böyle bir etkinliğin açılışında bulunmak o işe emek verenlerin en
büyük arzusudur. İnşallah yürüyüşe katılamasa da açılışı yapmak kendisine nasip
olur. Hasan Başkana ve ailesine sabır, annesine de Allah’tan rahmet diliyorum.
Giresun Günleri bu yıl kendi içinde ilkleri barındırması
açısından diğer il günlerine de örneklik teşkil edecek özellikler taşıyor.
Geçtiğimiz senelerde sergilenen serenti(mazu)den sonra bu yıl da Giresun
evlerinin bir minyatürü Feshane’de sergilenecek. Dolma takaz tabir edilen evler
bizim çocukluğumuzun geçtiği güzel yerlerdi. Küçük olsalar da iki oda bir
sofa(aşgana) tabir edilen evler çok sağlıklı barınma yerleriydi. Evin dış
tarafları dolma taş ve çamurdan olsa da ağaç bolluğu nedeniyle evin iç yüzü
tamamen ahşap kaplama olurdu. Tamamı ahşap olduğundan genellikle evde taş ocak
dışında bir şey yanmazdı. Taş ocakların her iki tarafına yapılan ahşap oturma
yerleri ise en önemli mekanlardı. Buraya evin reisi olan babalar ve dedeler
otururdu. Bu da bir nevi otorite göstergesiydi. Evin hemen yan duvarına açılan
bir kapı ile hem tuvalet hem de banyo olarak kullanılan yerler yapılırdı.
Odalar yalnızca yatak yeri olarak kullanılır, aşgana ise bütün bir hayatın
geçtiği yer olarak bugünkü salonların ve yemek odalarının işlevini görürdü.
Aşgana aynı zamanda mutfak ve lavabo işlevini de üstlenirdi. Bugünkü anlamda
lavabolar yoktu. Bakırdan yapılan dibi çukurlaştırılmış leğenler lavabo
işlevini görür, su musluktan değil bakır ibrikten kullanılırdı.
Yarı bodrum veya tam bodrum olan giriş katlar hayvanlara
ahır olarak kullanılırdı. Evden açılan bir delik ile ahırda bulunan ineklere
yal tabir edilen yem ve yiyecekler sarkıtılır, bizim artıklarımız ve bahçeden
toplanan paldır pacak onların yiyeceği olurdu. Annelerimizin sağdığı sütler,
onlardan yapılan yoğurt ve ayranlar ise bizim yiyeceğimiz… Artan yoğurt ve ayran
varsa ziyan edilmez kaynatılarak peynir ve çökelecek yapılırdı.
Evin etrafındaki arazisi ise mutlaka tarla olarak
kullanılırdı. Burada yetişen mısır ve kara lahana(pancar) ise en önemli iki
yiyeceğimizdi. Mısır zannedildiği gibi taze tüketilmez öğütülerek ekmek yapmak
için kullanılırdı. Kara buğday sahil kesiminde yok denecek kadar azdı. Beyaz
buğday unu ise şimdiki tatlılar gibi mısır üstüne tatlı misali ramazandan
ramazana görülen nadir yiyeceklerdendi. O da ekmek olarak kullanılmaz, yufka(çörek)
açılarak, genellikle makarna tabir edilen şekilde kesilerek Giresun tavasında
kızartma yapılırdı. Nadiren içine çökelek ve fındık ezmesi eklenerek börek de
yapılırdı. Bizim oralarda beyaz undan yapılan ekmek çok sonraları Amerikan
yardımı undan yapılarak yaygınlaştı.
Lahana ise her şeyimizdi. Annelerimiz çorbasını yapar,
sarmasını sarardı. Hayvanın içyağından yapılan tuzlu içyağ ise yemeklere ayrı
bir lezzet katardı. İlkbaharda yeni yeni açarken ortaya çıkan sapsarı
çiçeklerinden ve yeşil filizlerinden ise lezzetli yemekler yapılırdı. Daha
birçok çeşidiyle lahana ve ayran vazgeçilmez iki ayrı yemeğimizdi.
Giresun Günleri için yapılan dolma takaz ev bizi ta nerelere
götürdü. Giresunlu iseniz anılarınızı tazelemek, değilseniz Giresun kültürüne
aşinalık için herkesi 18-19-20 Mayıs tarihlerinde Feshane’ye bekliyorum.