Sigortadan Gelen Mektup…


Rahmetli babam yurtdışından temelli geleli yıllar oldu. Yurtdışında 10-15 yıl çalıştığı ve malülen emekli olduğu için çok az miktarda emekli maaşı aldı. Yurtdışı borçlanması yaparak  emekli olmayı düşünmedi herhalde. Babam vefat edince annemin aldığı maaş iyice azaldığından yurt içinden de emekli etmeyi düşündük. Uzun uğraşlardan, araya onca önemli kişi sokarak yaklaşık 11 ayda emekli edebildik. Doğrusu beklediğimizden fazla maaş bağlandı. Ben 8400 günle emekli olmama rağmen aynı maaşı alıyoruz nerdeyse.

Konumuz bu değil aslında. Yılbaşında başlayan genel sağlık sigortası sonrası herkese gelen mektuplarından biri de ona geldi. Mesleğimizle alakalı olduğundan hemen yazılı olarak bağlı olduğumuz sosyal güvenlik merkezine yurtdışından sağlık yardımı aldığımızı beyan ettik. Genel sağlık sigortalısı olmamız gerekmediğini belirttik. Aradan geçen 11 aylık sürede sağlık yardımı almaya devam ettik. Ancak yurtiçinden emekli olduğumuz için artık yurtdışı prosedürü ile uğraşmayalım istedik. Ama sağlık yardımı alamadık. Hala genel sağlık sigortası irtibatımız yazılı beyanımıza rağmen kesilmemiş. İşin içinde biri olarak Gaziosmanpaşa, Beşiktaş ve Unkapanı Sosyal Güvenlik Merkezi’nde dostlarımız devreye girmesine rağmen kayıt düzelmiyor. Sorun nerde acaba?

Bu yazıyı kaleme almamıza sebep olan konulardan biri bu. Bir diğeri ise bir meslektaşımızın bu hafta yaptığımız ve TV5’te yayınlanan Arzihal programımıza katılan SGK İstanbul  İl Müdür Yardımcısı dostum Mustafa Cerit’in söylediği bir söz sebep oldu. Bizim sorduğumuz bir soruya Cerit, “İstanbul’da birçok müdürlük açtık. Önümüzdeki günlerde Arnavutköy şubemizi de açacağız. Esenyurt ve Maltepe’nin de temelini attık” demesiydi. Meslektaşım “Herşeyin bilgisayar ortamında yapıldığı günümüzde şube açmak marifetmiş gibi bir de bununla övünüyorlar. Bir sürü fuzuli memur alımı yapılıyor” diye eleştiri yöneltmiş.

Doğru en çok biz mali müşavirler farkındayız bilgisayarlı işlemlerin. Artık her birimiz bilgisayar kurdu olsak yeridir. Ama bilgisayar her şey değildir. Yukarıda da belirttiğim gibi her şey bilgisayarda kayıtlı olsa bile memura ve onların çalışabileceği ortamlara ihtiyaç duyuluyor. Yeni açılan Bağcılar SGM’nin İstanbul’un ve Türkiye’nin en büyük merkezi olduğu biliniyor. Basit bir işlemin bile bazen günler aldığı oluyor. İstanbul gibi 15 milyonluk bir metropole açılacak hiçbir merkez çok olmaz. Öncelikle her ilçenin bu merkezlere ihtiyacı var. Örneğin Gaziosmanpaşa bugün 2 milyonun üzerinde bir potansiyele hizmet veriyor. Meslektaşımın da oturduğu Eyüp başta olmak üzere, ismini aldığı Gaziosmanpaşa, Sultangazi, Bayrampaşa ve Arnavutköy ilçelerine hizmet veren bu merkez önümüzdeki günlerde Arnavutköy’ün de açılmasıyla o bölgede oturan vatandaşlara yerinde hizmet vermeye başlayacak.

Sonra sosyal güvenlik çok önemli bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacın giderilmesinde her ne kadar bilgisayarlı işlem yapılsa da bu işlemlerin kayıt altına alınmasına, dosyalanmasına ve arşivlenmesine ihtiyaç olduğu izahtan varestedir. Bilgisayar, işlemlerin yapılmasını kolaylaştırsa da yapılan bu işlemlerin gerçeğe uygunluğunun denetlenmesine ihtiyaç vardır. Ama bizim örnekte olduğu gibi kayıtlar ortadayken işlemler aylarca sürüyorsa bunun nedenlerine inmek de kurum içi denetim elemanlarının işidir. 

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bizim Köy

Mahalli İdareler Secimi ve Ortaya Çıkan Haksızlıklar

Giresun Dernekçiliğinin Serencamı…