İş sağlığı ve güvenliği kimlere emanet…
Bu yılın Haziran ayında çıkarılan iş sağlığı ve güvenliği
kanunu ile istisnasız her işyeri kanun kapsamına alınmış oldu. Yani bakkal,
berber, kahvehane ve manav gibi her gün karşılaştığımız işyerlerinden başlamak
üzere daha büyük işyerleri aynı kanun kapsamına alınmış oldu. Yıllardır şikayet
ettiğimiz iş kazaları böylelikle önlenmiş olur inşallah…
Ancak işler öyle sanıldığı gibi kolay değil. Artık her
işyeri tehlikeli kapsama alındıktan sonra iş öyle azbuz değil bayağı önemli
hale gelmiş oluyor. Yılların alışkanlığı ile ustadan çırağa teselsül eden
berberlik mesleği elinde ustura ve jiletle bayağı tehlikeli bir meslek haline
gelmiş oluyor. Kasap amca her gün eline aldığı kör bıçağı ile tehlikeli
meslekler sınıfına dahil oluyor. Öyle ya bıçak elinden kayar, nereye batar
belli olmaz. Bizim gibi muhasebe mesleğini icra edenler için öyle tehlikeden
siz edilemez ama, bilgisayarın bağlı olduğu elektrik kablolarından, güç
kaynaklarından nasıl bir tehlikenin geleceği belli olur mu!.. Her gün saatlerce
bakılan bilgisayar ekranlarından gelecek ışınlar gözü ne kadar zamanda bozar,
ekran ne tür ışınlar yayar, bunlar ne kadar tehlikelidir, bunun tespiti
gerekmez mi…
Kanun çıktıktan tam altı ay sonra hazırlanan yönetmelikle
her işveren artık işyerinde risk değerlendirmesi yapacak. Öyle nasıl daha fazla
kazanırım, bunu kazanırken nelere dikkat ederim diye değil; işyerinde
çalışanlarımı nasıl korurum diye yapacak bu analizi.Yani şimdi her biri yüksekokul
mezunu işverenlerimiz şıp diye anladı risk nedir analiz nedir deyince. Onun
için telefonlarımız susmuyor iki gündür. “Ya biz risk analizi yaptıracakmışız;
nedir bu” diye kafamızı şişiyor. Onlar yetmiyor meslektaşlarımız arıyor, “şimdi
işverene ceza gelirse biz ne diyeceğiz” diyorlar. Ya sorumlu kim biz mi yoksa
işverenler mi?.. Yoksa mevzuatı bir gün önce yayınlayıp ertesi gün yürürlüğe
sokan bürokratlar mı?
Biz biraz bu konularla ilgileniyoruz ya; bu işin mektebini
okumuşuz ya biz bakıyoruz; hazırlanan yönetmeliğe. Bir sürü mugalatadan sonra
risk değerlendirmesinin, “İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek
tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler
ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve
kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmaları”
olduğunu öğreniyoruz.
Ya şimdi sormazlar mı adama her işverenin yapacağı bir iş
mi, bu? Bugüne kadar devlet kendi risk değerlendirmesini yapmış mı ki bu
insanlara risk değerlendirmeni yap diyor. Bugüne kadar kim nereyi denetlemiş de
bunları veya şunları da yapın daha iyi olur mu demiş? Sen işverene seni iki yıl
sonra kapsama alacağız hem de ücretini biz ödeyeceğiz de ondan sonra da risk
değerlendirmeni kendin yap de! Akla mantığa sığar şey mi bu… Bir kişi iki kişi
çalışan yerlerde bu değerlendirmeyi kim nasıl yapacak, yapılacak bu
değerlendirme ne işe yarayacak! Hiç olmazsa her işyeri kapsama alındığı 3-6 ay
içinde risk değerlendirmesi yapılır demek daha doğru değil mi?..