Sıcak Geçen Yaz Herkesi Bunalttı

Bu yaz her anlamda sıcak geçti. Hem İsraillin Gazze saldırısı hem de cumhurbaşkanlığı seçimi ülke içinde sıcak bir atmosfer oluştururken yaz ayları da beklendiği gibi sıcak geçti.

İsrail, 1948’den beri yaptığını dünyanın gözünün içine baka baka tekrar etti. Dünyanın en büyük terör devleti olarak, Filistinli kardeşlerimizi ramazan gibi bütün kitap ehlinin kabul ettiği haram aylardan birinde çoluk çocuk demeden şehit etmeye devam etti. Dünya müstekbirleri de Filistinlilerin bir iki taş atmasına ve bir iki yahudinin kaşının açılmasına üzüldüler.  Gerçekten de dünyada bir konik düzen kurulmuş, taşlar bağlanırken bütün köpekler sokağa salınmış. Filistinli kardeşlerimize gerçek anlamda sahip çıkan tek ülke olarak sevinebiliriz ama bu onların özgürleşmelerine ve rahat etmelerine ne yazık ki yetmiyor. Satırların yazıldığı saatlerde İsrail, Gazze’den çekileceğini duyurdu ancak geride binlerce şehit ve yaralı bıraktı. Ülkeyi enkaz haline getiren bu zalimler inşallah hem bu dünyada hem de ahrette hak ettiği cezayı bulacaktır.

Ülkemizde ilk kez seçimlerle cumhurbaşkanı seçileceği için 2007 de oldukça sevinmiştik. Öyle ya milletin seçeceği cumhurbaşkanı, daha özgürce haklarımızı savunacak, özgürlüklerimizin daha genişlemesine yol açacaktı. El yordamıyla çıkarılan cumhurbaşkanlığı seçim kanunu hiçte özlenilen bir cumhurbaşkanının seçilmesine imkân sağlamadı. Derin güçlerin aday göstermesinden ve seçtirmesinden kurtulduk derken sadece partilerin ve belli sayıda milletvekilinin aday gösterebileceği bir sistem geliştirdik. Mecliste temsil edilmeyen partilerin ve 20 milletvekiline sahip olamayanların aday gösterememeleri eksik demokrasinin bir göstergesi oldu. Ayrıca hükümet temsilcilerinin ve hükümetin bir üyesinin aday gösterilmesi diğerlerinin aleyhine bir durumu gözler önüne serdi. Fiili durumda başbakanın aday olması durumunda ortaya çıkan dengesizliği görmemek için kör olmak gerekir. İktidarda olanlar bunu olağan görürken muhalefette olanların veya muhalefette bile olamayanların haklı olarak şikayetçi olmalarına yol açıyor. Adaylığın kesinleşmesinden sonra bile hükümet imkanlarının kullanılması bu dengesizliği son derece bariz bir şekilde ortaya çıkarıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahaddin Demirtaş arasında geçtiği iddia edilen seçim esasında mecliste olan partilerin mücadelesi şeklinde ortaya çıkıyor. Her parti kendi adayını tanıtmak için elinden geleni ortaya koyuyor. Kampanyanın finansmanı ise ayrı bir konu; adayların partilerden maddi destek alamayacakları ortada iken halkın ne kadar finansman desteği ortaya koyduğu ise henüz açıklanmadı. Bizim insanımızın üyesi olduğu sivil toplum kuruluşlarına bile ne kadar aidat ödediği ortada iken finansmanı halka bırakmak başlı başlına garaip bir şey oldu.

Seçimlere bir haftadan az kalmışken seçimin galibi şimdiden belli ancak demokrasilerde seçimler vazgeçilmez bir unsur olarak yerine getirilmesi gereken bir iş olarak önümüzde duruyor. 10 Ağustosta işin biteceğini anlamamak için çok akıllı olmak gerekmiyor.


Evet, sıcak bir yaz dedik; gerçek anlamda yakıcı ve kavurucu olmasa da çok sıcak bir yaz geçiriyoruz. İstanbul gibi önemli bir şehirde birkaç aylık suyumuz kalmışken Orman ve Su İşleri Bakanımızın hala su konusunda endişelenmemesini biz anlamıyoruz; anlayan biri varsa beri gelsin…

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bizim Köy

Mahalli İdareler Secimi ve Ortaya Çıkan Haksızlıklar

Giresun Dernekçiliğinin Serencamı…