Bu Anlayıştır Bizi Geri Bırakan!
Bayram sonrası iş başı yaptığımızda sosyal medyada
paylaşılan bir haber dikkatimi çekti. Mayıs ortalarında seçim yapılan bir mali
müşavirler odasında seçimler sonrasında oluşan yönetim kurulu, görev dağılımını
yeni yapmış. Seçimlere katılan dört grup 5 kişilik yönetim kurulunu oluşturmuş.
Anlaşıldığı kadarıyla bir gruptan iki, diğer üç gruptan birer üye yönetime
seçilmiş. Grupların yapamadığı koalisyonu üyeler yapmış; her gruba birer üye
vererek “hadi bizi yönetin”
demişler.
3568 sayılı meslek yasamızın 21. Maddesi “Oda Yönetim Kurulunun Teşekkülü” başlığını taşıyor. “Madde 21 – Yönetim Kurulu, Genel Kurulca kendi üyeleri arasından üç yıl için seçilen, üye sayısı binin altında olan odalarda beş asıl ve beş yedek, üye sayısı bin ilâ beşbin arasında olan odalarda yedi asıl ve yedi yedek, üye sayısı beşbini aşan odalarda ise dokuz asıl ve dokuz yedek üyeden oluşur. Yönetim Kurulu kendi üyeleri arasında gizli oyla bir başkan, bir başkan yardımcısı, bir muhasip ile oda sekreterini seçer. Odanın hukuki temsilcisi Yönetim Kurulu Başkanıdır” diyor.
Tadat edilen bu maddelerde tanımlanan görevler için mutlaka birer kişi görevlendirilmelidir. Yoksa kanun dolanılmış olur. Ben seçildim ben yönetirim demek tam anlamıyla kanuna ve onun ruhuna muhalif bir harekettir. Görev alan yöneticileri diğer seçilen meslektaşlarına ve onlara oy veren arkadaşlarına hakarete edercesine “seçilseniz bile odayı size yönettirmeyiz” anlayışında direterek antidemokratik bir anlayış sergilemişlerdir.
Seçilen ve kendilerine görev verilmeyen diğer meslektaşların derhal hem kendileri için hem de kendilerine oy veren üyeleri için yönetim kurulu kararına karşı yargı yoluna başvurmaları gerekmektedir. Yoksa altı yıllık süreçte hiç de iyi uygulama örnekleri verilmeyen nispi temsil sistemine kötü bir örnek daha eklenmiş olacaktır.
Yazık, küçük bir odayı bile yönetme konusunda gösterdiğimiz acziyet koskoca bir ülkeyi yönetme konusunda göstereceğimiz acziyetin en önemli bir göstergesidir.
Söyleyeceklerim tamamen benim görüşüm; kimseyi bağlamaz ama
bu nispi temsil denilen şeyi üyeler anlamış ama seçilenler bir türlü anlamamış.
İki ay boyunca odayı nasıl yöneteceği hakkında anlaşamayan insanlar acayip bir
tarz üzerinde anlaşıvermişler. Kanunun istediği ve tadat ederek saydığı
görevleri üç kişi üzerinde toplayarak diğer iki kişiyi dışarıda bırakmayı
başarmışlar. Oysa üyelerin oy vererek kendilerine verdiği yetkiyi haksızca kullanarak
diğer kişileri yönetim dışında tutmanın hem demokratik hem de hukuki hiçbir
dayanağı yok. Haberi yapan da ya anlamadığından ya da demokrasiden hiç nasibi
olmadığından “seçimlerde en yüksek oyu
alan iki grubun birleşmesi neticesinde görevlendirme yapılması oda üyelerince
de memnuniyetle karşılanmıştır” demiş. Oysa zaten seçilen beş kişi tadat
edilen görev de dört kişilik.
3568 sayılı meslek yasamızın 21. Maddesi “Oda Yönetim Kurulunun Teşekkülü” başlığını taşıyor. “Madde 21 – Yönetim Kurulu, Genel Kurulca kendi üyeleri arasından üç yıl için seçilen, üye sayısı binin altında olan odalarda beş asıl ve beş yedek, üye sayısı bin ilâ beşbin arasında olan odalarda yedi asıl ve yedi yedek, üye sayısı beşbini aşan odalarda ise dokuz asıl ve dokuz yedek üyeden oluşur. Yönetim Kurulu kendi üyeleri arasında gizli oyla bir başkan, bir başkan yardımcısı, bir muhasip ile oda sekreterini seçer. Odanın hukuki temsilcisi Yönetim Kurulu Başkanıdır” diyor.
Tadat edilen bu maddelerde tanımlanan görevler için mutlaka birer kişi görevlendirilmelidir. Yoksa kanun dolanılmış olur. Ben seçildim ben yönetirim demek tam anlamıyla kanuna ve onun ruhuna muhalif bir harekettir. Görev alan yöneticileri diğer seçilen meslektaşlarına ve onlara oy veren arkadaşlarına hakarete edercesine “seçilseniz bile odayı size yönettirmeyiz” anlayışında direterek antidemokratik bir anlayış sergilemişlerdir.
Seçilen ve kendilerine görev verilmeyen diğer meslektaşların derhal hem kendileri için hem de kendilerine oy veren üyeleri için yönetim kurulu kararına karşı yargı yoluna başvurmaları gerekmektedir. Yoksa altı yıllık süreçte hiç de iyi uygulama örnekleri verilmeyen nispi temsil sistemine kötü bir örnek daha eklenmiş olacaktır.
Yazık, küçük bir odayı bile yönetme konusunda gösterdiğimiz acziyet koskoca bir ülkeyi yönetme konusunda göstereceğimiz acziyetin en önemli bir göstergesidir.