yağlıdere mi küçük amerika mı…

keşapta bir müddet oyalandıktan sonra bu saatte yola çıkmışız. program zaten yağlıderede olacak, gelirlerse oraya gelecekler deyip yağlıdereye doğru yola çıkıyoruz. ne şaban ne de ben kaç km gedeceğimizi bilmiyoruz. navigasyon denilen o alete bakalım deyip açıyoruz, cihaz. cihaz bize 100 kmlik bir yolhesaplıyoruz, oha diyoruz ikimiz de. ne yani espiye taş çatlasa 20 km oradan yeğlıdere nasıl 80 km olur diyoruz. kaç km olursa olsun, kafaya koyduk, gideceğiz. yağlıdere sapağına geldimizde yolun 13 km olduğunu görüp rahatlıyoruz. 13 km nere 80 km nere. bu makine istanbul ile köy arasını zaten 837 km hesaplamıştı. bunun kafası karışmış diyoruz, gülerek.

yağlıdereda bzie yardımcı olacak birini arıyoruz. halil kütük abiye soruyoruz, kim var diye. ne de olsa yağlıdereli. o bize fatih özdemir var o size yardımcı olur diyor. fatih özdemirin telefonun alıp arıyoruz, onu. birazdan görüşebileceğimizi söylüyor. buluşacağımız yeri tarif ediyor. birkaç sokak ötede babasının manav dükkanı varmış orada buluşalım diyor. yağlıdere isminden anlaşılacağı gibi bir derenin iki tarafına ama daha çok da derenin sağ tarafına kulumuş dar ve uzun bir şerit etrafında kurulmuş bir ilçe. ilçe daha çok 1970lerden sonra amerikaya gidenlerin paralarıyla kurulmuş ve gelişmiş bir ilçe. önceleri espiyeye bağlı bir belde iken gelişerek ayrı bir ilçe olmuş. ama yine de küçük bir yer.

sağ olsun kısa süre sonra geliyor fatih, yanımıza. bir müddet sohbet ediyoruz fatihle manav dükkanında. bize aç olup olmadığımızı soruyor. aç olmadığımızı söyleyince de hemen çayları söylüyor. bu arada dünkü yağmur ve sel nedeniyle programdaki gölyanı obası programının iptal edildiğini söylüyor bize. fatih, yaptığı esnaflık yanında anadolu ajansına da haber yaptığını söylüyor. mütevazi manav dükkanının yanında yaptığı haberlerle yağlıdereyi dünyaya tanıtmaya çaılışıyor. yağlıderenin iletişimi o kuruyor dünyayla. yönettiği yağlıdere.com sitesiyle de hemşerilerin gözü kulağı olmaya çalışıyor.

buraya kadar gelmişken belediye başkanı ile de görüşelim diyoruz, fatihe. fatih hemen arıyor başkanı. bugün cumartesi olmasına rağmen başkan benim oraya getir misafirleri diyor. başkan sahibi olduğu kuyumcu dükkanındaymış bugün. giderken fatih bize yeni yapılan yerleri gösteriyor. dere boyunca uzanan ve kurtbelinden alucra ve erzincana ulaşacak çevre yolunu gösteriyor. yeni yapılan ve meslek yüksek ıokuluna verilecek binayı, yakında pazar yeri yapılacak boş araziyi ve yapılan hükümet binasını gösteriyor.

başkan bizi sahibi olduğu mütevazi dükkanda sıcak ama mesafeli karşılıyor. fatih bizi tanıtıyor ona. basın mensubu olduğumuzu ve programa katılmak için geldiğimizi söylüyor. başkan programın iptal edilmesinden ve misafirlerin mahsur kalmasından üzüntülü olduğunu belirtiyor. gölyabanı obasının gerçekten de güzel bir mekan olduğunu ve mümkün olan en kısa zamanda görülmesini tavsiye ediyor bize. yapacağı projelerden bahsediyor. buranın küçük bir yer olduğunu, basında abartıldığı gibi küçük amerika olmadığını söylüyor. amerikada gerçekten de çok hemşerilerinin olduğunu ancak amerikadan elinin nasıl boş döndüğünden yakınıyor, bize.

çay üstüne çay içiyoruz. ama aklımız kafilede. ne oldu acaba? giresuna dönmek için bir yol bulabildiler mi? bugünkü program yapılabilecek mi? diye  düşünürken şaban espiyeye gidelim. orada temel kahveci var onunla tanıştırayım seni diyor. başkana ve fatihe teşekkür ederek ayrılıyoruz, yağlıdereden.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bizim Köy

Mahalli İdareler Secimi ve Ortaya Çıkan Haksızlıklar

Giresun Dernekçiliğinin Serencamı…